Literatürde bilinen hali ile, her iki eşin de obeziteye sahip olma durumuna "obezitede eş uyumu" veya ''çift-obezitesi'' (cobesity) deniyor. Yapılan araştırmalara göre, son 10 yılda çift obezitesinin yaygınlığı önemli ölçüde artmıştır. Bu durum, halk sağlığı üzerinde yeni bir tehdit oluşturmaktadır.
Git gide yaygınlaşan obezite, dünya çapında bir toplumsal sorun teşkil ediyor. Çift obezitesi de, çiftlerin sağlık ile ilgili sorunları daha da şiddetlendirdiği için önemli bir boyut kazanıyor. Obezitede, diyabet ve kalp hastalığı riski artıyor, dolaşım sorunları baş gösterebiliyor ve bunun sonucunda partnerler rutin hayatlarına devam edemez hale gelebiliyorlar.
İki kişiyi bir araya gelerek uzun vadeli bir ilişki kurması ve bunu devam ettirmesi ciddi bir uyum gerektirirken; sağlığımızın da bu uyum kapasitesi ile yakından bağlı olduğu biliniyor. Öte yandan, yoğun tempolu iş hayatı ve sağlıksız beslenme opsiyonlarının fazlalığı ile gittikçe artmakta olan çift obezitesi, halk sağlığına da daha ilişki merkezli bir yaklaşım gerektiriyor.
Yapılan araştırmalar, son yıllarda obezitenin bilinen yükselişini fazlasıyla yansıtıyor. Paralel şekilde, çiftlerin hayatı birlikte paylaşmalarının vücut ağırlıklarını farklı şekillerde etkileyebileceği varsayılabilen bir gerçek. Örneğin, çiftler genellikle diyet ve egzersiz söz konusu olduğunda benzer yönelimleri paylaşmaya eğilimli olabilir. Buna bağlı olarak, çift obezitesi de toplumda ciddi bir sorun olarak yerini almaktadır.
Partnerin ve sen nasıl bir diyet uygulamayı seçerseniz seçin, bazı basit önerilerimizi dikkate alın;
Aktif kalmak için bazı öneriler;
Mutsuz, depresif ve sıkkın olduğunda canın çikolata mı çekiyor? Belki de, diğer yarın yoğun ve uzun bir günün ardından elinde cips paketi ile televizyonun karşısına geçiyor. Ya da, günün yoğunluğu üzerine açık büfenin verdiği rahatlığa kendinizi kaptırıyorsunuz. İnsanların depresyon, kaygı gibi duygularla baş etmek için yemek yemesi oldukça yaygın görülen bir durumdur. Ancak, kadınların yiyeceklere daha duygusal bir bağ ile bağlı oldukları da kanıtlanmış bir gerçek! Yiyeceklere bir teselli armağanı olarak bakıldığında bu konfor yiyeceklerine “hayır” demek oldukça zor olabiliyor. Eğer, yiyecekleri modunu yükseltmek için kullanmıyorsan, partnerinin bir paket çikolata veya bir kap dondurmada ne bulduğunu anlaman çok zor olabilir. İşte duygusal beslenmeyi önleyebilecek birkaç öneri;
Diyet yaparken bir diyet partnerinden destek almak günlük rutinlerinizde büyük fark yaratabilir. Örneğin, günlük yürüyüşünüzü atlamak veya abur cubur yemeniz arasındaki ince çizgi konusunda farkındalık yaratacak kişi yine partnerin olacak. Ama, ya sen hayatını değiştirmek isterken, partnerin seninle aynı bakış açısında değilse? Veya daha sağlıklı beslenme ve egzersiz yapma konusunda vardığınız anlaşmanın şartlarını bozuyorsa?
Çiftler, duygusal beslenme kalıplarını yıllar boyunca birlikte geliştirmiş olabilirler. Eğer çiftlerden biri bu alışılagelmiş yapıyı bozarsa, bu durum diğeri için rahatsızlık verici olabilir. Uzmanlara göre, yemek yeme alışkanlıklarındaki değişimler korku, kaygı ve duygu dengesizliği gibi duygu-durumlar yaratabilir. Partnerin bu sürecin dışında kaldığını hissedebilir veya senin kilo vermedeki başarını bir tehdit olarak algılayabilir. Bu gibi durumlarda, partnerinin seninle aynı rutine girmek istememesine alınmadan kendine ve ihtiyaçlarına sadık kalabilmek oldukça önemlidir. Bir arkadaşını veya aileden birini sana destek olması için davet edebilirsin ama senin yerine bir şeyler yapmalarını bekleme!
Eğer kilo vermekte kararlıysan ve partnerin sana eşlik etmek istemiyorsa;
senCard kullanıcı deneyimini geliştirmek ve internet sitesinin verimli çalışmasını sağlamak amacıyla çerezler kullanılmaktadır. Çerez Bildirimi, Gizlilik Bildiriminin bir parçasıdır. Daha detaylı bilgi için Çerez Politikamıza bakınız. Çerezleri Kabul Ediyorum / Kabul Etmiyorum
x