Otizm, doğuştan gelen ve yaşamın ilk 3 yılı içerisinde tanısı konulabilen, beynin ve sinir sisteminin farklı yapısından ya da işleyişinden kaynaklandığı kabul edilen nörobiyolojik bir bozukluktur. Sözel ve sözel olmayan iletişim yoksunluğu ile çevre ile etkileşimi engelleyebilen ve bireyi kendi iç dünyası ile baş başa bırakan otizm, bireylerin sosyal iletişim, etkileşim ve davranışlarını olumsuz olarak etkilemektedir. Tanısında en önemli dönemin ilk 18 ay olduğu otizm kaynaklı bozukluklarının nörolojik nedenlerden kaynaklandığı sanılmaktadır. Erkek çocuklarda, kız çocuklara oranla 3 ile 4 kat daha fazla görülebilen otizm, bir ruh hastalığı olmamasına rağmen belirtileri benzer semptomları çağrıştırabilir. Otizme sahip bireylerin sadece %10’luk bir kesiminde güçlü hafıza, sanatsal yetenek vb. gibi üstün özelliklere rastlanabilir.
Otizm tanısı konulabilmesi için sosyal iletişim, sınırlayıcı ve/veya tekrarlayıcı davranışlar ile ilgi ve aktivite problemleri, dil ve konuşma ile ilgili gelişimsel sorunlar gibi üç ayrı boyutta belirtilerin görülmesi gerekir ve genel durum, “Otistik Spektrum Bozukluğu” içinde değerlendirilmelidir.
Bilinen belirtileri:
Otizmde Ebeveynin Rolü
Anne ve babanın otizm ile ilgili olarak bilgilenmesi ve sürece aktif olarak katılması, her türlü girişim ve gelişimin ayrılmaz bir parçasıdır. Ebeveynler çocuğun gelişim dönemlerini, gelişimlerinin yaşlarına uygun olup olmadıklarını dikkat ile takip etmeli, doktorlarını düzenli olarak ziyaret etmeli ve doktorları ile şüphelendikleri her durumu paylaşmalıdır. Çocukların gelişimlerindeki tüm gecikmeler önemlidir ve asla geçiştirilmemelidir.
Tedavi planlanması çok boyutludur çünkü her çocuğun güçlü yönleri ve desteğe ihtiyacı olan yönleri farklıdır. Araştırma sonuçları otizmin erken fark edilmesi ve erken müdahale edilmesi bozukluğun gidişatını olumlu olarak etkilemektedir. Bu sebep ile erken tanı çocuğun uyum becerilerini ve ileriye yönelik işlevselliğini geliştirebilmek açısından oldukça önemlidir. Otistik spektrumdaki bozuklukların bireyden bireye ve de zaman içindeki gelişime göre fazlaca değişkenlik göstermesi klinik tanı ve tedavi için belirli oranda zorluklara sebep olabilmektedir.
Otizmde Özel Eğitim
Otizmde görülebilen dikkat eksikliği, aşırı hareketlilik, takıntılı davranış biçimleri gibi belirtiler için medikal olmasa da değişik tıbbi tedaviler uygulanabilmektedir. Otizm tedavisinde hedef; çocuk ve ebeveyn ilişkisinin düzenlenmesi, empati yeteneğinin geliştirilmesi, iletişim isteğinin yaratılmasıdır. Bunların yöntemi de özel eğitim ve psikoterapidir. Otizm şüphesi doğuran her durumda çocuklarda iletişim becerilerini geliştirici özel eğitsel yaklaşımlar gereklidir. Özel eğitimde belirlenen tedavi süresi ayda en az 6 saat olmalıdır. Yine de, özel eğitim programları, özellikle 3 yaşın altında başlamalı ve ayda en az 40 saat olacak şekilde planlanmalıdır. Küçük yaşlarda yoğun ve sürekli eğitim programları, davranış terapileri ile çocukların kendi kendine yetebilme ve temel sosyal yetileri kazanabilmesine yardımcı olmak amaçlanmalıdır.
senCard kullanıcı deneyimini geliştirmek ve internet sitesinin verimli çalışmasını sağlamak amacıyla çerezler kullanılmaktadır. Çerez Bildirimi, Gizlilik Bildiriminin bir parçasıdır. Daha detaylı bilgi için Çerez Politikamıza bakınız. Çerezleri Kabul Ediyorum / Kabul Etmiyorum
x