Ergenlik, her bireyin büyürken yaşadığı bir gelişim dönemidir. Dünya sağlık örgütüne göre, 10–19 yaşları arasında yaşanılan bu döneme girme ve onu tamamlama yaşı, genetik olduğu kadar çevresel faktörlere göre de değişiklik gösterebilmektedir. Yapılan araştırmalarda, kızların ergenliğe giriş yaşının erkeklere oranla daha erken olduğu kanıtlamıştır. Günümüzdeki beslenme alışkanlıklarının hızla değişiyor olması, hormonlu gıdalardaki artış; ergenliğe giriş yaşını kızlarda 7-8 yaşlarına erkeklerde ise 8-9 yaşlarına kadar indirmiştir.
Ergenlik döneminde bireyler, biyolojik gelişimin yanı sıra psikolojik, zihinsel ve sosyal açıdan gelişir, olgunlaşırlar. Çocukluktan yetişkinliğe adım atıldığı, kişinin artık kendini ve çevresini farklı bir pencereden gördüğü bu karmaşık devre, çocuğun önceki gelişim basamaklarını sağlıklı bir şekilde tamamlaması ile mümkün olabilir. Vaktinden önce bu değişimlerle baş etmek zorunda kaldıklarında belirli zorluklar yaşamaları doğaldır. Öncelikle, henüz oyun çağında olan çocuk içten gelen değişimleri ve bedenindeki farklıkları anlamlandırmakta zorlanabilmektedir. Bu konuda onlara yardımcı olacak en büyük ve en önemli unsur ise, önlemler alacak ve ona rehberlik edecek ebeveynlere sahip olmaktır. Öncelikle, mümkün ise, bir uzmandan yardım alınarak neler yapılması gerektiği beraberce öğrenilmeli ve destek olunduğu hissettirilmelidir. Ek olarak, anne ve babaların, ergenlik dönemini uzun zaman önce geride bıraktıklarını hatırlamalı ve yeni nesilde ergenlik konusunda daha donanımlı olmaya çalışılması gerektiği unutulmamalıdır.
Bu zorlu süreçte, anne ve babaların üzerine düşen; ergenlik dönemine ait temel özelliklerinin öğrenilmesidir. Bedensel değişiklikler ile birlikte, duygu ve düşünce yapılarında da yaşanabilecek değişiklikleri öngörmek ve hazırlıklı olmak gerekir. Arkadaşları tarafından kabul görecek bir tarza sahip olmanın, sevilecek ve takdir görecek bir genç olma çabası olduğunu bilmek, anne ve babanın aklında yer eden sorulara çözüm olacaktır. Bu ve bunun gibi kabul görme, takdir edilme çabalarını görmezden gelerek, fazlasıyla hassas oldukları dış görünüşleri hakkında yerli yersiz yapılan eleştiriler, anne-baba-çocuk ilişkisini uzayıp giden tartışmalara sürükleyecektir. Geçiş sürecine özgü, bu gibi durumları bilmek, anne ve babanın bunlarla karşılaştıklarında soğukkanlı kalmalarını sağlayacağı gibi, bazı davranışların bu döneme özel olduğunu kabullenmek; yaşanılan duruma başka bir açıdan bakmalarına yardımcı olacaktır.
Anne ve babanın yaklaşımları, çocuklarının ileride nasıl bir birey olacağını da doğrudan etkileyebilmektedir. Çocuklarını aşırı kontrol ve koruma altına almaları sonucunda, onların başkalarına bağımlı, kendine güveni olmayan kişilikler geliştirmelerine sebep olabilirler. Bunun tam aksini yaparak, hiçbir davranış ve hareketi kontrol etmeyen, aşırı hoşgörü ortamında büyüyen kişiler de bencil bir karakter geliştirebilir. Buna bağlı olarak da, sürekli dikkat çekmek isteyen bir tutum sergileyebilirler. Baskıcı bir anne ve babanın çocuklarında da se başkalarının ne düşündüğüne her şeyden çok önem veren, pasif, geri planda kalan bir kişilik yapısı görülebilir. Çocuğuna başarabileceği görevler veren, yapmak istedikleri için onu cesaretlendiren ve ona kullanabileceği beceriler kazandıran ailelerin çocukları gerçek hayatta başarıya ulaşabilir ve bununla nasıl baş edebileceklerini bilirler.
Anne ve babaların unutmaması gereken en temel öğe, ergenlerin bu değişim süreci boyunca çevreden gördüklerini öğrenerek uygulayacaklarıdır. Çocuklar, en yakınlarında bulunan anne-babalarını iyi veya kötü özelliklerini model alırken, olaylar karşısında kendi davranış setlerini oluştururlar. Anne ve babanın başlattığı sağlıklı iletişim yönleri, bir süre sonra çocuk tarafından fark edilecek ve o da uygulamaya başlayacaktır. Sadece ergenlik döneminde değil, her dönemde iletişimin doğru ve kaliteli olması anne-baba-çocuk ilişkisinin de aynı derecede güçlü ve sağlıklı olmasını sağlar. Ergenliğin üzerinde bu kadar ısrarla durulmasının sebebi, bu dönemdeki çocukların ailelerinden uzaklaşmadan, hayati karar süreçlerinde yalnız hissetmemeleri, doğru seçimler için en büyük desteği anne ve babalarından görmeleri gerektiğindendir.
İletişimde Destek Olacak İpuçları
1. Birlikte zaman geçirilmeli, sohbet etmek, vs. için zaman ayırılmalıdır.
2. İki taraftan biri sinirliyken tartışılmamalı, sakinleştikten sonra ilgili davranış ile ilgili konuşulmalıdır.
3. Okulda ve okul dışında onları sosyalleştirecek çeşitli faaliyetlere katılmaları konusunda yönlendirin.
4. Kariyer hedefleri konusunda destek olun ve kendi isteklerinize değil de onların isteklerine kulak verin.
5. Aile kuralları hakkında, karar ve düşüncelerini belirtmelerine izin verin. Bu, onların sorumluluk duygularına katkıda bulunacaktır.
6. Arkadaşlarını tanıyın, aileleri ile birlikte katılabilecekleri programlar yapın.
7. Düzenli ve kuralları olan bir çevre sağlayın ve özgür olmalarına fırsat tanıyın.
8. Onları anlamaya çalışın ve önemsediğinizi gösterin.
9. İletişimin sadece tek taraflı olmamasına özen gösterin. Kendi kişiliğini ortaya koymak için eleştirmeyi de öğrenmesi gerekeceğini unutmayın.
10. Başkalarının yanında davranışlarını eleştirmeyin, bu tür paylaşımları yalnızken yapın.
12. Onlara yardımcı olacak yegane kişilerin anne ve baba modeli olduğunu unutmayın.
13. Çözümsüzlük noktasında çatışmalara girmeden, bir uzmandan destek almaktan çekinmeyin.
Aşağıdaki davranış biçimlerini gözlemliyorsanız;
ve de ergen ile iletişim kurmakta zorlanılıyor ise, zaman kaybetmeden yardım alınmasında fayda olacaktır.
senCard kullanıcı deneyimini geliştirmek ve internet sitesinin verimli çalışmasını sağlamak amacıyla çerezler kullanılmaktadır. Çerez Bildirimi, Gizlilik Bildiriminin bir parçasıdır. Daha detaylı bilgi için Çerez Politikamıza bakınız. Çerezleri Kabul Ediyorum / Kabul Etmiyorum
x