16. yüzyılda hayatımıza giren kahvenin, kültürümüzdeki yeri her zaman ayrı olmuştur. Hatta tükettiğimiz besinler arasındaki yeri o kadar özeldir ki sabah yediğimiz yemeklere kahvaltımız(kahve-altı), yani kahve içmeden önce tükettiklerimiz besinler olarak adlandırırız. Tabi kahvenin kültürümüzdeki etkisi bunla kalmaz; kahvehaneler, kahve falları ve daha nicesi sırf kahveye olan hayranlığımızla hayatımızda yer kazanmıştır. Kökeni aslında Afrika kıtası olan kahve, günümüzde tüm dünya boyunca günlük tüketilen bir içecek haline gelmiştir.
Kahve kalorisiz bir besindir ve binden fazla aktif birleşiği içermektedir. Sağlığımız üzerine etkileri ise özellikle içerisindeki kafein, diterpen alkoller ve güçlü bir antioksidan olan klorojenik asit sayesindedir. Kahvenin sağlığımıza olan etkileri üzerinde birçok tartışma dönmektedir. Kahvenin türüne, tüketim miktarına, özelliğine, pişirme yöntemine ve bireysel toleransa bağlı olarak vücut üzerinde olumlu veya olumsuz etkileri bulunmaktadır. Bu nedenle günlük tükettiğimiz kahve miktarına dikkat edilmelidir. Uyarıcı bir madde olan kafeini içeren kahvenin fazla kahve tüketiminde uykusuzluk, kalp atışında hızlanma, huzursuzluk, anksiyete, sindirim problemleri vb. problemler ortaya çıkabilmektedir. Günlük kahve tüketimimizi, kahvenin içerdiği kafein miktarına göre sınırlamamamız gerekmekte olup, sağlıklı yetişkinlerde tüketilen toplam kafein miktarı günlük 300 mg üzerine çıkmamalıdır.
Kahveler, çaylar, enerji içecekleri ve gazlı içecekler gibi birçok besinin içinde kafein bulunduğundan dolayı bizim önerimiz kahvenin günde 2 fincandan fazla tüketilmemesidir. Kahve tüketmek için en iyi zaman da yemek yedikten 45-60 dk sonradır.
*senCard Video Hekimlik - Dyt. Betül Karataş’ın katkılarıyla hazırlanmıştır.
senCard kullanıcı deneyimini geliştirmek ve internet sitesinin verimli çalışmasını sağlamak amacıyla çerezler kullanılmaktadır. Çerez Bildirimi, Gizlilik Bildiriminin bir parçasıdır. Daha detaylı bilgi için Çerez Politikamıza bakınız. Çerezleri Kabul Ediyorum / Kabul Etmiyorum
x